İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celil Abuzar, Dekan Yardımcıları, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı programda, Dr. Öğr. Üyesi Fatma Çakmak ve Dr. Öğr. Üyesi Orhan Ayaz birer sunum gerçekleştirdi.

İlahiyat Fakültesi konferans salonunda gerçekleşen seminerde; Harran Üniversitesi bünyesindeki Göbekli Tepe Araştırmaları Şemsiye Grubu altında gerçekleştirilmiş olan ve yürütücülüğünü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fatma Çakmak’ın yaptığı, Dr. Öğr. Üyesi Orhan Ayaz’ın da Araştırmacı olarak yer aldığı “Göbekli Tepe Ekseninde Yukarı Mezopotamya Neolitiğinin Dini-Sosyolojik Analizi” başlıklı HÜBAP projesi kapsamında elde edilen bulgular ve ulaşılan sonuçlar hakkında detaylı bilgiler verildi.

Sunumlarda, tüm dünyanın ilgisini çeken bölge Neolitiğinde din, inanç, ve ritüel konusunda öne çıkmış semboller ve Neolitik Dönem’in sosyolojik yapısını ortaya koyan göstergeler, çeşitli çizim ve görseller eşliğinde anlatıldı.

İlk sunumu Dr. Öğr. Üyesi Orhan Ayaz’ın gerçekleştirdiği programda, 12.000 yıl önce insanoğlunun bu topraklarda büyük bir değişim geçirdiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında çalışmalarının o dönem insanlarının ekonomilerini, toplumsal yapılarını ve inanç sistemlerini kapsadığını belirtti.

Dr. Öğr. Üyesi Orhan Ayaz; “Çalışmalarımız yayın sürecindedir. Rektör hocamızın bu alanda çalışma yapma ısrarına çok şey borçluyuz. Hayvanların evcilleştirilmesiyle sonuçlanan süreç ile ilgili çalışmalarımız devam edecektir. O dönemde insanların neye inandıkları, neyi tabu olarak gördükleri, kendilerini ve evreni nasıl açıkladıkları ile ilgili sonuçlar gerçekten hayret uyandıracak değerdedir” diye konuştu.
Sosyal Bilimlerin önemli bir alanı olarak İlahiyat Fakültesinde proje üretmenin ve farklı disiplinlerle bir arada çalışmanın gerekliliğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Fatma Çakmak:

“Bu projenin gerçekleşmesinde Sayın Rektörümüzün teşvikiyle kurulmuş olan Şemsiye Araştırma Gruplarının önemli bir katkısı oldu. Zira bu gruplar, farklı ve birbirine uzak gibi görünen disiplinleri, doğru ve birbirini destekleyici eksenlerde buluşturarak, daha derin ve zengin bir bilimsel üretimin önünü açmış oldu. Biz de bu kapsamda projemizde,  birbiriyle ortak çalışma konusunda oldukça geç kalmış olan İlahiyat ve Arkeoloji disiplinlerini yan yana getirdik.

Din Sosyolojisi, Dinler Tarihi, Mimari, Sanat Tarihi ve Arkeoloji alanlarında önemli çalışmalar yapmış hocalarımızdan oluşan yedi kişilik bir ekiple, kendi döneminde güçlü bir kültür oluşturarak pek çok medeniyete kaynaklık etmiş olan Yukarı Mezopotamya Neolitiğini dini ve sosyolojik yönleriyle analiz ettik. Bu analizler sonucunda Neolitik Dönem insanının sanıldığının aksine oldukça yetkin bir düşünce dünyasına ve soyut tasavvura sahip olduğunu gördük.

Bu tasavvurun ürettiği sembolizmin temel motivasyonunun büyük oranda inanç olması ve o dönem toplumunun sosyolojik özelliklerinin merkezinde de inanca dair pek çok simgenin yer almış olması her açıdan üzerinde durulması gereken bir sonuç olarak öne çıktı.

Bu bağlamda İlahiyat Fakültelerinde entelektüel bilgiyi somut proje çıktılarıyla destekleyecek bir kültürün oluşması, farklı disiplinlere açık bir çalışma tarzının gelişmesi ve bazı verilerin dijitalleşmesi günün gereklilikleri açısından kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu proje kapsamında edindiğimiz en önemli tecrübelerden biri bu oldu ” diye konuştu. 
 

Editör: Urfadasin Haber