Kısas köyündeki evinin bahçesinde oluşturduğu atölyesinde hobi olarak ürettiği su küpleri, vazo ve saksılar form, süsleme ve motif zenginliği ile geçmişi yaşatan İzzet Aran . çalışmalarına kullanacağı toprak, kil ve tuğla,kiremit tozu gibi malzemelerin oranlarını, fırında pişirilme sürelerini tespit için ilgili bilimsel makaleleri tarıyor, akademisyenlerle görüşüyor ve çömleklerini öyle yapıyor.
Tarihi yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanan çömlekçilik sanatı, 30-40 yıl öncesine kadar Urfa’nın Kısas ve Sırrın köylerinde sürdürülmekteydi ve bu sanat birçok ailenin geçim kaynağıydı.
Ayrıca bu sanat Urfa’nın Birecik ilçesinin Hobab (Altınova) köyünde yapılıyor, üretilen küpler Birecik-Halfeti ve Gaziantep’in ihtiyacını karşılıyordu.
Buzdolabının bulunmadığı dönemlerde su küpleri suyu soğutma amacıyla yaz aylarında kullanılırdı. Yazın başında, su küplerinin iç yüzeyi “küp felhanı” denilen bir çeşit felhan (toprak) ile sıvanır ve böylece suyun küp dışına sızması önlenmiş olurdu.
PİŞMİŞ TOPRAK KAPLARIN (SERAMİK) ANADOLU’DAKİ GEÇMİŞİ
Anadolu’da Paleolitik çağdan Neolitik Çağ’ın başlarına kadar insanlar taştan oydukları kaplarla kap ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Bu durum Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e kadar (M.Ö. 9600-7000) devam etti. M.Ö. Yaklaşık 7000- 6000’lerde çanak çömleğin devreye girmesiyle Çanak Çömlekli Neolitik Dönem başlamış oldu.
İlk ve Orta Kalkolitik Dönemde (M.Ö. yaklaşık 6000-4000) ise pişmiş toprak kaplarda estetik ve renkli bezemeler ortaya çıktı. Anadolu’da toprak hamurunun pişirilerek heykel ve kaplara dönüştürülmesi serüveni günümüze kadar gelişerek devam etmekte, çini ve porselen kaplar sofraların baş tacı olma özelliğini sürdürmektedir.
Kaynak:Cihat Kürkçüoğlu