DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, depremden hemen sonraki ilk 24 saat, ikinci 24 saat, üçüncü 24 saatte sistemin çalışmadığını, her türlü yardımın geç ulaştırıldığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ilk birkaç gün aksamaların olduğunu kabul ettiği aktaran DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, aksamaların neden olduğunu öğrenmek istediklerini bütün bu soruları iktidara soracaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin özellikle afet döneminde nasıl hantallaştırdığını, sistemin yürümesine nasıl engel olduğunu çok acı bir faturayla, çok büyük bir insani bedelle ödendiğinin altını çizen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “Biz iktidarız, her şeyi herkesten iyi biliriz. Kafamıza göre hareket ederiz’ diye bir şeyin olamaz.

Yardım için organize olan, insani ve maddi yardım ulaştırmaya çalışan insanlar, kuruluşlar var. Gayet güzel şeyler yapıyorlar. Onları kıskanıyorlar, onları çekemiyorlar. Biraz öne çıkan, başarılı işler yapmaya çalışan ne kadar sivil inisiyatif varsa onları yasaklamaya, bastırmaya çalışıyorlar. Yardım tırlarının önü kesiliyor, yönü değiştiriliyor. Niye insanları engelliyorsunuz? Bırakın isteyen istediğine yardım etsin.

Depremlerde, doğal afetlerde yerinden yönetim anlayışı gerekiyor. Herkes Ankara’dan talimat beklerse hiçbir şey olmuyor. Muhtarlara kadar yetki gerekiyor. Hiç talimat beklemeden, deprem olduktan 10 dakika sonra herkesin bulunduğu bölgede çalışmaya başlaması gerekiyor. Bir bölge tamamen hasar gördüyse eşleştirilen bölgelerden derhal harekete geçilmesi gerekiyor.

Gerçekler yaşamalı. Bu da ancak özgür yayıncılıkla, özgür medyayla, bu çağda sosyal medyayla olur. Gerçekleri yaşatacağız ki Türkiye yaşasın. Bu da ona buna yasak getirerek, medyayı baskı altına alarak, insanları konuşturmayarak değil, haberleşme, haber alma özgürlüğünün devamıyla mümkündür. Özgürce her şeyi konuşacağız, gerçekleri canlı tutacağız ki sorunlarımıza çözüm üretelim. İktidar şu anda gerçekleri toprağın altına gömmeye çalışıyor. Öyle bir hazırlık seziyoruz. Buna asla izin veremeyiz.

Bu millet nice badireler atlattı, nice zor dönemler yaşadı. Ne zaman ki birbirimize kenetlendik, hukuku işlettik; bu ülkede savaş ortasında bile Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıştır. Savaş döneminde seçim yapılmıştır bu topraklarda. Burası, savaşın ortasında seçim yapmış bir ülkedir. Bu ülkenin bu kabiliyeti, becerisi var. Nedir çözüm? Mutlaka birlik, beraberlik içinde çözeceğiz. Ayrıştırıcı dille çözülmez. Bu sorunlar ancak ‘Biz’ diyerek çözülecek.

Bugünkü iktidar asla bu enkazın altından tek başına kalkamaz. İlk günden itibaren Türkiye’ye çağrı yapacaklardı: ‘Büyük afeti millet olarak hep beraber çözeceğiz. Gelin hep beraber çalışalım’ diye çağrı yapacaklarına tutuyorlar öfke, nefret, tehdit… ‘Cumhur İttifakı olarak biz sahadayız, biz çözeceğiz’ diye bir şey olur mu? Ondan sonra muhalefetten haklı tespitler olunca da ‘Bunlar siyaset yapıyor’ diyorlar.

Hiç kusura bakmasınlar, bu ülke meşru demokratik siyasetle sorunlarını çözecek. Siyaset diye adlandırdıkları meşru eleştiri hakkıysa, kendileri siyasetin en büyüğünü yapıyor. Çünkü bu depremde dahi ‘Cumhur İttifakı’ diyerek kendi ittifaklarını, siyasi yapılarını ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Afetten bile fırsat çıkarmaya çalışıyorlar. Bunu yapan kendileri.”
 

Editör: Urfadasin Haber