Kurban Bayramı öncesinde İçişleri Bakanlığının trafik güvenliği amacıyla başlattığı denetim seferberliği, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Türkiye'nin dört bir yanında yoğun şekilde kurulan yapay zeka destekli radarlar, özellikle şehirlerarası yollarda art arda ceza kesilmesine yol açtı. Sürücüler ise bu uygulamaya tepkili: Keyfi cezalar kesildiğini, denetimlerin “güvenlik” değil “gelir” amacı taşıdığını savunuyorlar.
Sosyal medyada radar uygulamalarının, bayram yoğunluğu fırsat bilinerek Hazine’ye gelir sağlama aracı haline geldiğini dile getiriyor. Twitter (X) ve Ekşi Sözlük gibi mecralarda, “her 10 kilometrede bir radar” ve “ceza tuzağı” gibi yorumlar öne çıkıyor. Ceza için kör noktalara radarların yerleştirildiği savunuluyor. Sosyal medyada paylaşılan bazı radar görüntüleri, özellikle inişli-çıkışlı ya da hız sınırının aniden düştüğü yerlerde yapılan kontrollerin sorgulanmasına neden oldu.
Tepkiler sadece bireysel değil; bazı trafik uzmanları da denetimlerin amacı dışına çıktığı görüşünde. Emniyetin istatistiksel olarak kazaların yoğunlaştığı bölgelerde kontrol yapmasının doğru olduğunu belirten uzmanlar, “Ancak bu tarz yaygın ve ani radar uygulamaları, caydırıcılıktan çok halkta güvensizlik yaratıyor” değerlendirmesini yapıyor.
TRAFİK GÜVENLİĞİ Mİ, RADAR TUZAĞI MI
İçişleri Bakanlığı ise uygulamanın tamamen can kayıplarını önleme amacı taşıdığını belirtiyor. Bakanlık verilerine göre, son bayram tatillerinde yaşanan ölümlü kazaların önemli bir kısmı hız ihlali kaynaklı. Bu nedenle, radar kontrollerinin yoğunluğu “önleyici tedbir” olarak savunuluyor.
Ancak kamuoyundaki algı farklı. Vatandaşlar, “Trafik güvenliği başka, ceza kesmek başka” diyerek denetimlerin amacının şeffaf bir şekilde açıklanmasını talep ediyor. Sosyal medya paylaşımlarında, ceza yazılan sürücülerin itiraz süreçlerinde de büyük zorluklar yaşadığı, idari başvuruların neredeyse tamamının reddedildiği öne sürülüyor.
Uygulamanın, Kurban Bayramı sonrası devam edip etmeyeceği merak konusu. Ancak bir gerçek var ki; radar uygulamaları, bu bayramda ölümlü trafik kazalarından daha çok konuşuldu.
100 KİLOMETREDEN ANİDEN 60'A DÜŞMESİ ASLINDA İYİ BİR ŞEY DEĞİL
Kurban Bayramı tedbirleri kapsamında Türkiye’nin birçok noktasına yerleştirilen radarlar, trafik güvenliğinden çok “tuzak” olarak görülmeye başlandı. Sürücüler, ani hız düşüşleri ve uyarı yapılmadan uygulanan radar cezalarının trafik güvenliğini sağlamadığı gibi, tam tersine kazalara davetiye çıkardığını savunuyor.
Örnek olarak, 100 kilometre hızla seyreden bir aracın aniden 60 km’ye ya da 95’ten bir anda 45’e düşmesinin “trafik kontrolü” değil, “trafik riski” doğurduğunu belirten sosyal medya kullanıcıları, bu uygulamanın her siyasi görüşten insanı rahatsız ettiğini vurguluyor. Radar noktalarının önceden net şekilde bildirilmemesi ve hız sınırlarının değiştiği bölgelerde yeterli uyarının olmaması da sürücülerin ortak şikayeti.
"BU TUZAK DEĞİLSE NEDİR"
Sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkilerde, vatandaşlar şu ifadeleri öne çıkarıyor:
“Nerede radar olduğu belli değil, hız sınırının kaç olduğu belli değil. Bu tuzak değilse nedir?”
“Hepimiz aynı yoldayız, hangi partiden olursak olalım bu uygulamalara karşı çıkmak zorundayız.”
SÜRÜCÜLERDEN ORTAK TEPKİ: “30 DAKİKADA 1 RADAR İSTEMİYORUZ”
Yüzlerce benzer paylaşımda, sürücüler trafik denetiminin keyfi bir gelir kapısına dönüştüğü görüşünde birleşiyor. “30 dakikada bir radar istemiyoruz!” ifadesi ise ortak bir çağrıya dönüşmüş durumda.
Yetkililer, denetimlerin hız kaynaklı kazaları önlemeye yönelik olduğunu savunsa da, kamuoyunun algısı farklı bir yönde şekilleniyor. Trafik güvenliği adına yapılan uygulamaların, gerçekten güvenliği mi yoksa ceza tahsilatını mı öncelediği sorusu, kafaları karıştırıyor.
Trafik güvenliğinin, vatandaşta güven duygusu uyandıracak şeffaf ve adil yöntemlerle sağlanması gerektiğini savunanlar, çözümün “ani hız değişimleri ve gizli radarlar” değil, eğitim ve uyarı temelli denetim modelleri olduğunu söylüyor.
ŞAMİL TAYYAR: "TOPLUMSAL ÖFKE HER GEÇEN GÜN ARTIYOR"
AK Partili Şamil Tayyar ise konuyla ilgili, "Toplumsal öfke her geçen gün katlanıyor. Zira, 3’er şeritli duble yollara 50 km hız sınırı koyup 30 km arayla radar yerleştirilmesi, çevre yollarının, otoyolların radar tarlasına dönüştürülmesi ve köy yollarına kadar girilmesi ‘can kaybını önleme’ amacıyla açıklanamaz. Devlet, vatandaşına tuzak kurmaz" dedi.
"45'LE RADAR CEZASI DA YAZMAYIVER"
Sosyal medya ünlüsü Oğuzhan Bonaparte, "4 yıldır yemediğim trafik cezalarını son 1 ayda yedim. İyi hoş herkes kurallara uysun da cidden bu cezaları gelir kaynağı olarak görüp vatandaşa eziyet etmek cidden çok korkutucu ve ayıp. Boş yolda 45'le radar cezası da yazmayıver mesela. Zaten kontağı açınca 50 oluyor ibre" şeklinde paylaşım yaptı.
SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ
Trabzon'dan İstanbul'a gelen bir vatandaş, yoldaki radarlar yüzünden sağa çekip sinir krizi geçirdi:
"110 yazıyor, 20 metre sonra 50 tabelası çıkıyor. El freni mi çekeceğim ben nasıl yavaşlayayım?"