Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi açıklamasında, Afet sonrası veriler incelendiğinde kadınların hastalık oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğu, kadınların daha fazla şiddet ve taciz mağduru  olduğu, aile bireyleri içerisinde yer alan baba/eş figürünü kaybeden kadınların ve kız çocukların bu tür tehditlere daha açık hale geldiği, geçici olarak kendilerine tahsis edilen alanlarda (çadır, konteyner alanlar vb.) kadınların mahremiyet eksikliğinin olduğunu aktardı.

Kadına yönelik şiddeti ve kadınların yaşadığı zorlukları, hak ihlallerinin önlenmesi ve sonuçlarının onarılmasının devletin birincil yükümlülüğü olduğunu hatırlatan Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi açıklamasının devamında “Kadınları afet durumlarında dezavantajlı duruma getiren  nedenlerin ortadan kaldırılarak kadınlar için güvenli alanların oluşturulması, afet yönetimi sürecinde toplumsal cinsiyet ekseninde oluşturulan plan ve politikaların ortaya konularak, tüm dezavantajlı grupların risklerinin azaltılması, koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin şekilde uygulanması gerekmektedir. 

Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak Medeni Kanunun bütününü, laiklik ilkesini ve kadınların kazanılmış haklarını sonuna dek savunacak; İstanbul Sözleşmesinden, 6284 sayılı yasayla getirilen haklardan ve kazanımlardan vazgeçmeyeceğiz. Şiddetsiz, ayrımsız, özgür bir yaşam için  tüm karar mekanizmalarında, yargıda, siyasette, meslek örgütlerimizde gerçek eşitlik sağlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Kadınların ve toplumun, afet koşulları da dahil olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle önlerinde yaratılan tüm engellere karşı daima dayanışma ve mücadele içinde olacağımızı belirtir, kadına karşı tüm hak ihlallerinde kadının yanında yer alacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz.” İfadelerini kullandı.
 

Editör: Urfadasin Haber