Fatih Erbakan Şanlıurfa'da Belediye Teşkilatını Ziyaret Etti Fatih Erbakan Şanlıurfa'da Belediye Teşkilatını Ziyaret Etti

Bilgi birikim isteyen bir alana ehliyet ve liyakat gerektiren bir makama talip olanların sayısının bu kadar çok olmasını düşündürüyor.

Şanlıurfa’da bastırdığı afişe kendi adını ve aday adayı olduğu partinin adını bile yanlış yazanlara bu cesaretinin nedeni sorulduğunda ise “Şu kişi başkan olabiliyorsa benim neyim eksik” cevabını veriyor.

Düşük profile sahip olanların profili daha da düşürmeye devam ettiği Şanlıurfa’da, partilerin kılı kırk yararak aday belirlemesi gerektiği kamuoyunda şu sıralar çok konuşuluyor.

Şanlıurfa Büyükşehri ve ilçeleri yönetmeye talip olanlar şehrin hakkı kadar kul hakkını da bilmesi gerekiyor.

Şanlıurfa’nın yanlış isimler ve yanlış tercihlerin kurbanı olmaması için aday adayı olanların Şehremini kavramını iyi bilmesinden geçiyor.

Şanlıurfa’nın yüz yıllık tarihine bakıldığında kendilerine şehirlerin emanet edildiği kişilerden bazılarının ihanet boyutunda işler yaptığı net bir şekilde görülüyor.

Yazar Sâmiha Ayverdi'nin “Yeryüzünde dehânın ve zevkin infilâkı denecek şahsi bir mimarimiz vardı; bugün ise şehirlerimizin çehresi soysuz ve utanılacak taş ve tuğla yığınları ile gülünç bir maske takmış bulunuyor.” sözleri yerel seçim sürecinde şu sıralar yeniden hatırlanıyor.

Ancak şehirlerin kaybedilmesinde yada katledilmesinde payı olanların tekrar tekrar aday yapılmasında aday belirleyicilerin bu vebale ortak olmaması gerekiyor.

Adaylar belirlenirken adamı olanlardan ziyade şehir şuuru olan ve nasıl bir emanete talip olduğunun farkında olanlara öncelik verilmesi Şanlıurfalıların en büyük beklentisi olarak öne çıkıyor.

Şehri emanet edilen kişilerin şehrin ruhundan habersiz olması Şanlıurfa’nın en büyük meselelerinden başında geliyor.

Eski Belediye başkanlarından bazıları, geçmişten gelen birçok eseri yıkmış, yıkılan eserlerin değerini ise sonradan anladığı ortaya çıkmıştı.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Ecdadımız inşa etmiyordu ibadet ediyordu” sözüne bakılıp bir de bugün o ecdadın torunlarının inşa etmek yerine girdiği imha yarışına bakıldığında gelecek nesillere bunun hesabını vermenin de zor olduğu görülüyor.

Şanlıurfa’nın emanet edilecek Belediye başkanlarının sadece bugünü değil yarınları da düşünmek zorunda olduğu gerçeği ile hareket etmesi gerekiyor. Bu konuda Şanlıurfa’nın iyi bir sınav vermediği biliniyor.

Siyaseten seçilen, Şanlıurfa’nın emanet edildiği başkanların görevleri esnasında şehrin kaderini değiştirecek kararlara imza atığı bilinen bir gerçek olsa da her zaman isabetli kararlar olmadıkları da bir o kadar gerçek. Şanlıurfa’nın bugün içinde bulunduğu durum bunun apaçık göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Göreve gelen her belediye başkanı kendi bakış açısına göre proje uygularken başkanların büyük kısmının, Batı’nın tarihî şehirlere nasıl sahip çıktığına dair hiçbir bilgisi ve kültürü bulunmaması dikkat çekiyor.

Şanlıurfa’nın zarar gördüğü unsurlar arasında sadece sel ve deprem yer almıyor. Belediye başkanları da bu unsurlar arasında bulunuyor.

Şanlıurfa’nın yaşadığı değişime dönüşüme bakıldığında,  belediye başkanlarının ihmali ya da suiistimalinin hiç de az olmadığı görülüyor.

Şanlıurfa için kendini feda etmesi gereken başkanların, kendi için kentini feda ettiği sayısız örnekler bulunuyor.

Bu sebeple Şanlıurfa’nın yönetimine talip olanların, üstlenecekleri ağır mesuliyetin idrakinde kişiler olması gerekiyor.

Şehrin kime emanet edilmesi gerektiğini Necip Fazıl Kısakürek “Kör bir şoförün kullandığı otobüste bulunmak mı, bedii idrakten mahrum bir belediye reisinin yönettiği şehirde yaşamak mı daha tehlikelidir, diye sorsanız; ikincisi daha tehlikelidir derim.” şeklinde özetliyor.

Özel mülkünüzü emanet etmeyeceğiniz başkanlara Şanlıurfa’nın kaderini teslim etme konusunda karar vericilerin ve toplumun çok hassas olması gerekiyor.

Bu nedenlerden dolayı Şanlıurfa Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları belirlenirken şehrin ruhuna vakıf ufuk sahibi insanlar aday olması gerekiyor.
 

Editör: Urfadasin Haber