AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, Halk TV Programcılarından Gazeteci İsmail Saymaz'a Suruç’ta yaşanan olaya ilişkin ilk defa soruları yanıtladı. 

Gazeteci İsmail Saymaz'ın Milletvekili Yıldız ile O Röportajı

-24 Haziran’dan önce HDP’li köyler bile ‘AK Parti’ye oyumuzu vereceğiz’ diyordu. Bu, HDP’yi rahatsız etti. Ayrıca 2017’de Meclis’te HDP’lilerle kavga ettik. Pervin Buldan, Suruç’a geldi. “İbrahim Halil Yıldız’dan hesap soracağız” dedi. Sonra olay başımıza geliyor. O gün bayram arefesiydi. Herkesle bayramlaşıyordum. Bu dükkana geldiğimde…

Tanıyor musunuz Şenyaşarları?

-Hayır, tanımıyorum. Tanısam belki dükkana girmezdim. Zaten kapıdakiler beni çok hoş karşılamadı. “Bayramınız mübarek olsun” dedim. Hakaret ettiler.

Ne dediler?

-“AK Parti’nin elinden nereye gidelim” dedi. “Memleketi pislik götürüyor” dedi. Hoş olmayan şeyler… Kavga için bahane arıyorlardı. Ben çıktıktan sonra kavga olmuş. Aklıma gelmiyor, silah sıkacaklar. Dükkanda ağabeyim öldü, bizden 7-8 kişi yaralandı. Mehmet (Mehmet Şah Yıldız) ağabeyim vurulunca Enver ağabeyim Celal’i (Şenyaşar) vuruyor.

Sonra?

-Hastaneye gittim. Ağabeyim ölmüş. Oturdum, ağladım. Duyan akın ediyor. 10 dakikada hastanenin içerisi yürünmez hal alıyor. Dediler ki “Yaralıları Şanlıurfa’ya götürüyoruz.” Beni zırhlı arabaya bindirdiler, Urfa’ya gittik. Benden sonra vali gelmiş, (Ahmet Eşref) Fakıbaba gelmiş; ana bana günü.

Karşı taraftan da Esvet Şenyaşar ve hanımı geliyor. Emine’nin eteğinin altında silah var. Silahını düşürüyor. Kadınlar anlatıyor. Esvet de silahlı. Onu silahlı görünce 3-5 kişi kavga etmiş, şey yapmaya başlamışlar.

Esvet Şenyaşar dövülerek öldürüldü.

-İşte, elinde silah görünce saldırıyorlar. Hastanede olanlar kimin öldüğünü bilmiyor. Diyorlar ki “Vekilin ağabeyi ölmüş, kardeşleri ağır yaralı.” Onu orada görünce… Olay olmuş yani, anlayacağınız.

Linç ederek…

-Yapmışlar, olmaması gereken bir şey. Ben oradan ayrılmasaydım engel olmaya çalışırdım.

Oksijen tüpleriyle dövülüyor.

-Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, bir şey diyemem ama, olmuşsa olmuştur yani. “Olmadı” diyemem.

Ambulansların engellendiği, gitmelerine izin verilmediği…

-Biliyorum, doğrudur. Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; kim olduğunu bilmiyorum.

Birisinin babası yaptı.

Az önce dediniz ki “Silahlı görüp saldırmışlar.”

-Kimin yaptığını bilmiyorum ki. Linç edilmiş. Ama kim yaptı? Ailemden insanlar da orada. Başka köylerden de var.

Tutuklanan sizin yakınlarınız.

-Celal ağabeyimin tutuklanması bir komplo. Adam buluyorlar, HDP’li. Ona ifade verdiriyorlar dört sene sonra.

Tutuklanan sizin akrabalarınız. Bunu savcılık söylüyor.

-Tutuklananlar köylülerim, doğru.

Soyadları sizinle aynı.

-Tutuklandı diye suçlu mu? Çoğu beraat edecek. Niye? Çünkü iftira ve yalan… Hastaneyi kimse basmadı. İnsanlar olay olacak diye gelmiyor. Kimse karşı taraftan yaralı olduğunu bilmiyor. Saldırma düşüncesi yok ki kimsenin.

Sonuç?

-Sonuç, bir olay yaşanmış.

İki kişi öldürülmüş.

-Arbede yaşanmış. Orası basılmadı.

Basmak, öldürmekten ağır bir eylem değil.

-Adam silahlı gelmiş, onu öldürecek. Adamı linç etmişler. Bunu kim yaptı, niçin yaptı…

Esvet Şenyaşar’ın silahlı olduğuna dair bulgu yok.

-Karısında silah var. Emine Şenyaşar eteğinin altında silahı düşürüyor.

Savcılığın böyle bir bulgusu da yok.

-Ben bu dosyanın açılması

İbrahim Bey, siz ülkeyi yöneten partinin MKYK üyesisiniz. Başsavcı da hakimler de AK Parti karşıtı değildir. Aleyhinizde bir kararı özellikle alacak yaklaşımları yoktur.

-Fakıbaba’nın dosyada büyük baskısı vardı. Fakıbaba, aileye cephe oluşturmuş. Bana olan kininden dolayı.

Sebebi ne olabilir?

-Bana dedi ki “Faruk Çelik’i seviyorsun, beni sevmiyorsun.” Bundan ötürü benden nefret etti.

Sizden nefret ettiği için dosyayı ısıttı öyle mi?

-Fakıbaba diyor ya “bana saldırdılar.” Olay şu: Şanlıurfa’da 7-8 ay önce TV programına çıkıyor. Partiye sallıyor. Aradım, dedim ki, “Biz aynı partideyiz, aramızda konuşalım.” Ağzını bozunca ben de konuştum. Celal ağabeyim de Fakıbaba’yı aramış. Demiş ki, “Keşke aranızda konuşsaydınız.” Fakıbaba, “Erkeksen buraya gel” demiş. Ağabeyim de çorbacıda. Yanında altı yedi amca çocuğu var. Öyle deyince ağabeyim kalkmış, bizimkiler de beraber… “Fakıbaba ben geldim” deyince ortalığı karıştırıyor. “Beni vurmaya geldi” diyor. Ya sen çağırıyorsun. Kahraman olmak için yapıyor. Ağabeyim saflığından gidiyor.

Fakıbaba, AK Parti’de adam öldürenlerin olduğunu iddia ediyor. Sizi mi kastediyor?

-Bu iftiradır. Ben orada değilim. Nasıl bir etkim olabilir ki?

Siyasi ağırlığınızı kastettim. Şüpheliler ancak dört yıl sonra gözaltına alındı.

-Göreceksiniz bak, insanlar masum çıkacak. Şu an yargılananlar günah keçisidir. Sanki sadece karşı taraf mağdur. Benim ağabeyim öldü, beş çocuğu yetim. O anne de benimki değil mi? Emine Şenyaşar bana ve aileme hakaret ediyor. Benim ailem düşündüğünüz gibi bir aile olsaydı o kadın orada oturamazdı. O hakaretleri yapamazdı.

Vali ve emniyet müdürü dahil şehirde tüm kamu görevlileri koltuklarında oturmaya devam etti.

-Fakıbaba korudu.

Olaydan sonra ailenize koruculuk verildi mi?

-Suruç’a verildi. Ailemden de 50 kişi aldı. Örgüt sürekli tehdit ediyor. Beni vurmak için yedi sekiz terörist ekip yakalandı. Esvet Şenyaşar, olaydan bir yıl önce gözaltına alınıyor. Sebebi, terör örgütüne üye olmak, eylemlerde bulunmak ve propaganda yapmak. İçeriği var: AK Partililere karşı eylem. En etkili isim benim. Olaydan sonra örgüt Suruç’ta başka aileyi ayarlıyor. “Yıldız ve ailesinden birkaç kişiyi öldürmekle görevlendirildik” diye itiraf ediyorlar.

Cumhurbaşkanı size hiç bu olayı sordu mu?

-Cumhurbaşkanımız her zaman yanımızda durdu. Ama bu olaya müdahale etmedi. Ben partimi işe karıştırmadım. Eğer milletvekili adayı olmasaydım, bu iş başıma gelmezdi. AK Partili olduğum için başıma geldi.