Bir bayram yazısı yazayım dedim. Kurban kelimesinin hatırlattığı ve yok olan geleneklerimiz. Özümüzden uzaklaşmalarımız. Değersizleşen kavramlar ve dahası.

Ah Urfa Ah…
Hz. İbrahim’i bağrında doğurdun
Devrin en zalim kralına başkaldırdın
Putlarını kırdın.
Hz. İbrahim’i ateşe atan devrin zalim kralına tavır koydun
Ah Urfa Ah… Her geçen gün geleneklerinden uzaklaştın.
Sadece geleneklerinden uzaklaşmadın.
Dindar olmaktan çok dindar görünümlü bir şehir oldun.
Beni ise bugün yani bayramın birinci günü bilgisayar başına geçirdin.
Bir yanda yazıyor diğer yanda bayramlaşıyorum…
Telefon mesajları hiç durmuyor
O yüzden bir yanda yazıyor diğer yanda telefona gelen bayram tebriklerine yanıt vermeye çalışıyorum…
Bayramın ilk günü telefonla aramazsak kırılacak aile büyüklerini arıyorum.
Telefon mesajları hiç durmuyor. Cevap yazmakta gecikiyorum.
Asıl mevzuya gelince; Bu topraklarda dayanışmayı ve yakınlaşmayı yok ettiler.
Şükürler olsun ki; Bayramlaşmayı, Kurban etini paylaşmayı yok edemediler.
Ramazan Bayramında şekeri olduklarımıza
Bu bayram da kurban oluyoruz.
“Yılda bir kurban keserler
Halk-ı âlem ıyd için 
Dem- be -dem 
Sâ’at –be- sâ’at 
Ben senin kurbanınım”
Yani halk yılda bir kez Kurban keser.
Ama ben her an her saat sana kurbanım, der Fuzili. 
Bugün farklı anlamda kullanılsa da “Kurban” aslında yaklaşmak demektir.
Akraba kelimesi de aynı kökten. Onlar da yakınımızdakiler oluyor.
Bir de takriben kelimesi var. O da “Yaklaşık” demek.
Aslında mantık hep aynı; Yakın olmak.
Bu bayram da sevdiklerinize yakın olmanız temennisiyle.
Bayramınız kutlu olsun.