Eylemde okunan basın açıklamasında, Gazze’de iki yıldır devam eden ağır soykırımın, tüm dünyanın gözü önünde sürdüğü dile getirildi.
Gazzeli Müslümanların üzerine 200 bin ton bomba yağdırılmasıyla şehrin hayalet hâline geldiği, açlığın bir silah olarak kullanıldığı, çocukların ekmek için mücadele ettiği ve insanların açlıktan hayatını kaybettiği ifade edildi.
Ateşkes ilanı sonrası işgalci Yahudi varlığının yüzlerce kez ateşkesi ihlal ettiği, bombalı saldırıların devam ettiği, yardım girişlerinin engellendiği ve kış şartlarının sıkıntıları artırdığı aktarıldı.
Ateşkesin, zulmün üzerini örten gösterişli bir makyajdan ibaret olduğu vurgulandı.
Bu süreçte en büyük hayal kırıklığının İslam beldelerindeki yöneticilerin korkaklığı ve ikiyüzlülüğü olduğu belirtildi.
ABD’nin ortaya koyduğu sözde barış planının, Gazze için çözüm değil; vesayet, sömürgecilik ve işgale meşruiyet kazandırma girişimi olduğu, bu planı kabul eden yöneticilerin Gazze’yi yüzüstü bıraktığı ifade edildi.
Plan kapsamında Gazze’nin yarısından fazlasının işgal altında kalmasına rağmen bunun kutlanmasının anlam taşımadığına dikkat çekildi. ABD’nin barış getirme iddiasının gerçekçi olmadığı; iki devletli çözümün ise güçlü bir Yahudi devleti yanında silahsızlandırılmış ve egemenliği sınırlı bir Filistin özerk yönetiminden ibaret olduğu aktarıldı.
Yöneticilere Allah’ın azabı ve zalimlerin tarih boyunca uğradığı akıbet hatırlatılarak seslenildi.
Müslümanlara ise ateşkes oyununa kanmama, meydanları boş bırakmama, normalleşme süreçlerini reddetme ve hak sözünü sürdürme çağrısı yapıldı.
Gazze’nin sahipsiz kalmasının temelinde ulus devlet anlayışının bulunduğu; izzet ve gücün ancak ümmetin birliğinde mümkün olacağı, gerçek çözümün Raşidi Hilafet’in ikamesiyle gerçekleşeceği vurgulanıp basın açıklaması son buldu.




