“Derin bir uykuya dalmışken aniden müthiş bir gürültü koptu. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Maraş’ın akıbeti o kadar feci olmuştur ki takriben 40 bin kişi telef oldu.”

29 Kasım 1114’te sabaha karşı Maraş derin bir uykudaydı. Bazı manastırlarda da ayinler yapılıyordu. Kıyameti andıran deprem bu sıralarda meydana geldi. Civardaki şehirlerde de şiddeti hissedildi. Ama merkez üssü Maraş’tı. O yüzden en büyük yıkım da orada oldu.

Urfalı Mateos” olarak bilinen ve dönemi anlatan günlükleriyle meşhur ünlü tarihçi de o geceyi yaşayanlar arasındaydı. Mateos o geceyi bütün dehşeti ve sıcaklığıyla hissettiren detayları günlüğüne kaydetmişti.

DAĞLAR ÇINLADI KAYALAR YARILDI

Türk Tarih Kurumu’nun “Urfalı Mateos Vekayinamesi” adıyla yayınladığı kitapta 909 yıl önce Maraş’ta Deprem gecesi neler yaşandığını Mateos şöyle anlatıyor:

“Derin bir uykuya dalmış olduğumuz sırada aniden müthiş bir gürültü koptu ve bütün dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Dağlarla tepeler şiddetle çınladı. Canlı hayvanlar gibi ses çıkardılar. Bütün ova ve dağlar sanki bakırdanmış gibi çınladılar ve ağaç gibi sallandılar. İnsanlar ağır hastalar gibi inliyorlardı.

Bu sesler zelzeleden sonra da geceleyin bir saat kadar işitiliyordu. Herkes kendi hayatından ümidi kesti ve kıyamet gününün geldiğini zannetti. O gece birçok şehir ve bölge harap oldu.

40 BİN İNSAN TELEF OLDU

Harap olan yerler kâmilen Franklara aitti. Diğer bölgelerde ve Müslümanlara ait yerlerde hiçbir zarar olmadı. Sis şehrinde (Adana/Kozan) de aynı şey vuku buldu ve sayısız insan öldü. Birçok köy ve manastır harap oldu.

O gece Samusat (Samsat), Hısnımansur (Adıyaman), Keysun, Raban ve Maraş şehirleri harap oldu. Maraş’ın akıbeti o kadar feci olmuştur ki takriben 40 bin insan telef oldu. Çok nüfuslu bir şehirdi ve bu felaketten hiç kimse kurtulamamıştı. Zelzele durduktan sonra kar yağmaya başladı ve yeryüzü karla kaplandı.”

Editör: Urfadasin Haber