Urfa’da bir ayda iki felaket birden yaşandı.
Biri sel diğeri deprem.
Urfa'da bugüne kadar böyle bir zelzele hiç yaşanmamıştı. 
Hem uzun sürdü hem de çok şiddetliydi. 
Böyle bir deprem 900 yıl önce yine Kahramanmaraş merkezli olmuş ve Urfa'da da aynen bugünkü gibi hissedilmiş. 
Bunu da “Urfalı Mateos” olarak bilinen ve o dönemi anlatan günlükleriyle meşhur ünlü tarihçiden öğreniyoruz. 
“Urfalı Mateos”'un anlattığığana göre herkesin derin bir uykuda olduğu anda müthiş bir gürültü kopmuş. Yeryüzü şiddetle titremiş. Kayalar yarılmış ve tepeler çatlamış. Maraş’ın akıbeti o kadar feci olmuş ki takriben 40 bin kişi ölmüş. 
Yaklaşık 900 yıl önce yaşanan bu depremin bir benzeri 6 Şubat 2023'te yeniden yaşandı. 
Depremin ardından ise Urfa 15 Mart 2023’te büyük bir sel felaketine  kapıldı.
Bu öyle böyle bir sel değil.
Bambaşka bir sel felaketiydi.
Böyle bir sel felaketini daha önce yaşayan ve hatırlayan yok.
Sadece yüzyıllar önce Kral Abgar döneminde yaşanmış.
Kral Abgar, Karakoyun Deresinin(Daysan Deresi) yatağını değiştirdikten sonra yaşanan bir selde 2 bin kişi ölmüş.
Ben demiyorum! 
Amerikalı ünlü tarihçi Profesör Segal, kitabında öyle yazmış.
Bu kitabı da Türkçeye Urfalı felsefe profesörü Ahmet Aslan çevirmiş.
6. yüzyılın başlarındaki o sel felaketinden sonra şehre yardım eden imparatorda I. Justinianus olmuş.
Kendi adına köprü de yaptırmış. Samsat Meydanının yanındaki Eski Askeri Gazinonun orada.
Yani anlayacağınız 6. Yüzyıldan sonara Urfa’da ilk kez böyle bir sel felaketi yaşandı.
Neden yaşandı? Nasıl yaşandı? Sonrasında ne oldu?
Cavsak-Karaköyun ve Sırrın Derelerinin yatağı daraltıldı.
Derelerin üzeri kapatılıp yol yapıldı, park yapıldı.
Dere yataklarında binaların yapılmasına izin verildi.
Vesaire vesaire….
Öyle ki son 2 yıldır büyük bir kuraklık yaşayan Urfa’ya 1 yılda yağması gereken yağmur 1 günde yağdı.
15 Mart 2023’te dereler taştı.
Arabalar ve koca Tırlar dorseleriyle birlikte selde sürüklendi.
Köprüler yıkıldı, yollar çöktü.
Oysa burası Karadeniz değildi.
Burası peygamberler şehri Urfa. 
Kutsal şehir Urfa.
Böylesi musibeti yaşayacak ne yaptı bu şehir?
Tefecilik mi arttı?
Zulüm mü Zina mı arttı bu şehirde? 
Haksızlıklar mı yeri göğü inletti?
Depremin ve selin ardından herkes bir anda bunların muhasebesini yapmaya başladı.
Daha doğrusu muhasebe yapmak isteyenler yaptı.
Allah isterse bir anda zengini fakirle eşitleyebildiğini bir kez daha gösterdi. 
Her şeyimizi yerle bir etti.
Yani demem o ki musibetlerden ders çıkartmak gerek.
Yoksa Lay Lay Lom bir hayatla kaldığımız yerden devam edeceksek, devamke...
 Vesselam...