Şanlıurfa çok değişti çok. Ona bir şey sorsan siye ne der.. Diğerine bir şey desen biye ne der. Bu kadim şehrin sosyolojisi çok değişti. O eski tat yok artık.

Burası Şanlıurfa!
Sorunumuz çok ama burada hayat var.
Deprem mi olmuş ?
Acıları bir kenara bırakıp alaycı videolar çeker paylaşım yaparız.
Sel mi olmuş?
TikTok'da akıl almaz videolarla acılarımızla alay ederiz.
Hava çok mu sıcak?
Yanıyor muyuz ?
Güneşi taşlarız.
Anlayacağınız dalgacı Davut dolu her yanımız.
Çünkü gerçeklerle yüzleşmek işimize gelmez.
Yüzleşsek bile üstesinden gelemeyiz.
Hâmme Şaze’nin yolunda volta atarız.
Şarlo’nun Kahvesinde okeye döneriz.
Tetirbe’de deleme çeviririz.
Şanlıurfa’nın sorunları varmış.
Siye ne loo…
Bu sıcaklarda; Günlerdir elektrikler mi kesilmiş?
Bir damla suyumuz mu akmıyor?
Komşun yada arkadaşın haksızlığa mı uğramış?
Biye ne loo…
Biye dokunmayan yılan isterse bin yıl yaşasın deriz.
Şanlıurfa’ya yatırım yapılmamış. Hizmet mi edilmemiş?
Şanlıurfa’da işsizlik mi varmış, yüksek gelen faturalar mı?
Eğitimde sonucu muymuşuz?
Sağlıkta içler acısı bir durum mu yaşıyormuşuz?
Ne önemi var!
Hacı Kermo bize yeter.
Şımbulo şirketinden yokuş aşağı, şiş göbeğini salıver Anzılhaya doğru.
Zaten kaledeki iki sütun sana selam durur.
Yani demem o ki; İşin edebiyatı bize yeter.
Yada Sıra gecesi….Balcan Kebabı…Kıymalı…Ayran
Gözünü sevdiğim Şanlıurfa…
Daha çocukken, dedemin Harran Kapı ’da ki evinde büyürken ondan dinlediğim masalların peşine düşerdim.
Yüksek duvarlı evlerin arasından, labirenti andıran dar sokaklardan geçerken kulağıma gelen hoyrat seslerine ayak uydurarak adım atardım.
Haşimiye’de attarların baharat kokan çarşılarına kadar yayılan bakırcıların çekiç seslerinin, ritimleri içinde, ateşin serin sulara dönüştüğü Balıklıgöl’ün kıyısında güvercinlerin gölgelerini izleyerek yürürdüm.
Bugün o günden geriye şöyle bir baktım.
Baktım da hüzünlendim.
Nice ömrün sığdığı taş konakların duvarlarına yaslanıp sahipsizsin Şanlıurfa’m dedim.
Sosyolojin çok değişmiş artık dedim.
Neme lazımcı olmuşsun dedim.
En yakıcı sorunlarına bile gülüp geçiyorsun dedim.
Ve fakat
En sonunda da bu gidiş, gidiş değil anlamalısın dedim.