Bir ara, yağmurun bolluğu, ekinlerin verimliliıği, piyasanın ucuzluğu, birilerince (haşa) şeyhine, cemaatına, siyasi liderine... bağlanırdı.

Peki bu deprem, sel, yangın, patlamalar, savaş, virüs...salgın hastalıklar, ateşten gömlek pahalılık için ne düşünürler acaba..?

Şeyhleri öldü mü? Cemaatları dağıldı mı? Liderleri düştü mü? Yoksa...!? İlahi gazaba mı uğradılar?

"Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz?" Ve "Deki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" 

Bazen dünyanın farklı coğrafi alanlarında, farklı ülkelerde, farklı zaman ve zeminlerde; arslanlar kapana kıstırılınca dağlar, ormanlar kurtlara, tilkilere, çakallara kalır.

Kediler kafeslere konulunca hanlar, hamamlar, saraylar fareler, cirdonlar, böceklere kalır. Gerçek pehlivanlar sahadan alıkonulunca, meydanlar sahtetekar madrazbalara, acemi ukalalara, adı kahraman(!) bir kısım korkaklara kalır. Küheylanlar süvarisiz kalınca ciritmeydanları zırlayan eşşeklere, epter katırlara, pislik içinde dolaşan aygırlara kalır.

Ama bir gün mutlaka herkes hakkettiği yerini mutlaka alacak. Müjdeler olsun. İşte o gün "yarından da yakın" ha bugün ha bugündür!

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN

Bizim bir yakınımız hastalanınca veya ölünce, haklı olarak en az üç gün ve hatta günlerce, haftalarca ilgilenir, yas tutarız. Ya kültürümüz, tarihimiz, inancımız, insanlığımız, kimliğimiz, kişiliğimiz imha edilince, ölünce...belki farkında bile değiliz.

Arsızlığımız, vurdumduymazlığımız, aldırmadan zevk-u sefaya devam etmemiz, hele bir diğerimize karşı tehanmülsüzlüğümüz mevcut özümüzün özetidir.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bir gün uyanmak umuduyla cumanız mübarek olsun.